ADANA BAROSUNDAN 14 AVUKATIN TUTUKLANMASINA TEPKİ.
BARO BAŞKANIMIZ AV. VELİ KÜÇÜK:
"SAVUNMA SİNDİRİLEMEZ VE SUSTURULAMAZ”
Adana Barosu, 197 gündür açlık grevindeki akademisyen Nuriye Gülmen ve eğitimci Semih Özakça’ nın tutuklu yargılandıkları davanın ilk duruşmasından iki gün evvel, 12 Eylül 2017 tarihinde gözaltına alınan 16 avukattan, 14 avukatın dün tutuklanmasına tepki gösterdi.
Adana Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, yaptığı yazılı açıklamada,
9 gün gözaltında tutulan 16 avukata, savcılık sorgusunda Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı savunmaları ve avukatlıklarını yapmaları, polis memuru tarafından öldürülen Dilek Doğan ve Berkin Elvan, Hasan Ferit Gedik davalarında savunmanlık, Sur, Cizre, Silvan, Reyhanlı, Soma ve Ermenek dosyaları ve olayları ile ilgili heyet oluşturarak hukuksal yardım ve savunma yapmalarının suçlama konusu edildiğini hatırlatarak, “Savunma hakkı herkes için kutsaldır. Savunma hakkının olmadığı bir ülkede adaletin varlığından söz edilemez. Adaletin olmadığı bir toplumda da ne kamu güvenliği ne de toplumsal barış ve huzurun tesisi mümkün olur.
Bu hukuksuz uygulamalar ve kararla meslektaşlarımız değil doğrudan aslında savunma tutuklanmıştır. Bu uygulamalar ne yazık ki siyasi iktidarın hukuksuz politikalarını yargıya uydurma çabasıdır. Savunmanın temsilcileri biz avukatlar hukuksuzluklara karşı her zaman sesimizi yükselterek adaletin yaşama geçmesini haykıracağız” dedi.
Avukatların örgüt üyeliği, kaçakçılık, adam öldürme vs. suçlanan insanların savunmalarını da yaptıklarını ve bu durumun 4 bin yıllık geçmişi olan mesleğin doğasında olduğunu ifade eden Av. Küçük, “Avukatlar savundukları müvekkillerinin eylemini değil, onun hukuki durumunu savunurlar. Bugün ülkemizde hukuk devleti ve demokrasinin askıya alındığını avukatların tutuklanmasıyla bir kez daha görmüş bulunuyoruz.
15 Temmuz'da ‘hain darbe girişimi engellendi’ derken ve sevinirken 20 Temmuz'da ‘sivil dikta’ ilan edildi. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça uluslar arası hukuktan ve anayasadan kaynaklanan barışçıl protesto yöntemleri ile işlerini ve haklarını talep etme yolunu seçmişlerdir.
Savunmaları dahi alınmadan ve etkili soruşturma yürütülmeden haklarında verilen meslekten ihraç kararının hukuksuzluğunu ortaya koyarak mücadele etmişlerdir, itaat ve biat kültürünü kabul etmedikleri, haklarını iade almak için mücadele etmelerinden dolayı hedef seçilmişlerdir.
Gözaltına alınan ve tutuklanan meslektaşlarımız da onlar gibi hedef haline getirilmiş, hassasiyet gösterdikleri sosyal ve toplumsal olaylar ve davalar üzerinden sindirilmek ve susturulmak istenmektedir. Bunlar keyfilik, hukuksuzluk ve parti devletinin pervasız uygulamalarıdır. Tutuklanan avukatlar için, gazeteciler için, bağımsızlığını kaybeden, can çekişen ve siyasi iktidarın açıkça, göstere göstere kadrolaştığı yargının bağımsızlığı için adalet istiyoruz.
Avukatlar mesleği gereği suçluyu da savunabilir, bu mesleki bir konudur. Müvekkilleri ve takip ettikleri dosyalar üzerinden doğrudan hedef gözetilerek sindirilmeye ve susturulmaya çalışılmaları asla kabul edilemez. Bunu bir kez daha hatırlatırım. Bu vahim tablo karşısında meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.
Savunma mesleği, avukatlar ve barolar siyasi iktidarın bakış açısına uygun söylemler ve tavırlar ortaya koymadığı için siyasi iktidarın hedefi haline geliyor algısının toplum ve yurttaş nezdinden yaratılması ülkeyi yönetenlerin en büyük ayıbıdır. Savunmanın temsilcileri biz avukatlar, şeffaf ve denetlenebilir hukuk devleti, katılımcı demokrasi, evrensel normlara bağlı hak ve özgürlükler mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz ve diri tutacağız. Savunma susmadı, hiçbir zaman susmayacak. Kamuoyuna saygıyla sunarım.” diye konuştu.