BARODAN HABERLER

Baro Başkanımız, Açılış Konuşmasında ÇHD'ye yönelik operasyonlara sert tepki gösterdi

948 görüntülenme
22/01/2013
Baro Başkanımız, Açılış Konuşmasında ÇHD'ye yönelik operasyonlara sert tepki gösterdi
Baromuz tarafından düzenlenen ve konuşmacı olarak Kültür eski Bakanı Fikri Sağlar ile Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın sunumda bulunduğu 'Faili Meçhul Cinayetler ve Derin Devlet Olgusu' konulu konferansın açılışında Başkanımız Av. Mengücek Gazi Çıtırık, Çağdaş Hukukçular Derneği'ne yönelik polis operasyonunu kınayarak 9 avukatın tutuklanmasına tepki gösterdi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in 20 Ocak 2013 Pazar günü İslahiye Adliyesinin açılışında 'Gelecek nesillere kesintiye uğramayacak bir demokrasi ve tıkır tıkır işleyecek bir adalet anlayışı ' sözüne atıfta bulunarak "İşte Türkiye'nin 10 yıl sonra geldiği nokta budur. İleri demokrasi adı altında yapılanlar budur" dedi. Baro Başkanımız Av. Çıtırık, konuşmasında şunları söyledi: " Sayın Sağlar, Sayın Özdağ, Adana Barosunun saygın ve güzide temsilcileri olan değerli meslektaşlarım, Adana'nın konuya, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne duyarlılık gösteren değerli hemşehrilerimiz, Yerel ve ulusal basınımızın değerli temsilcileri, hepinizi şahsım ve yönetim kurulum adına yapılmakta olan konferansı onurlandırmanızdan ötürü sevgilerimle ve saygılarımla selamlıyorum. Değerli Adanalılar içimiz dolu, çok şey söylemek lazım. Bazen de sözün bittiği yere gelinmekte. 18 Ocak 2013 Cuma günü 'DHKP-C operasyonu' adı altında Türkiye'nin 1974 yılından bu yana insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü kavramlarının en ciddi biçimde savunuculuğunu üstlenen Çağdaş Hukukçular Derneği'nin Genel Merkezi'ne, Ankara ve İzmir'deki şubelerine yönelik olarak başlatılan ve sonucunda 10 meslektaşımızın gözaltına alınıp 9'unun da tutuklandığı bir süreci yaşamaktayız. Gelinen noktaya baktığımızda, yapılmak istenen yurttaşın hak arama özgürlüğünün ve adalete erişiminin sesi ve temsilcisi olan avukatların sesi kısılmak suretiyle yurttaşlara : 'bakın sizin temsilcilerinizin sesini kısıyorum' diyerek korku imparatorluğunu, baskıcı anlayışını devam ettirmeye ya da faşizmi daha da azgınlaştırmaya devam ettirmekten öte bir şey değildir. Avukatlık Yasasının 58. Maddesi son derece açık ve nettir: 'Avukat bürolarının ve konutlarının mahkeme kararı ve mahkeme kararında açıklanan olayla bağlı kalınarak, Cumhuriyet Savcılığı'nın denetiminde ve Baro Temsilcisinin katılımıyla arama yapılacağı' şeklinde belirtilmişken ve yine aynı şekilde bu meslektaşlarımız uzun yıllardır Türkiye'nin insan hakları mücadelesinde, hak arama mücadelesinde sesi olmuş durumlarıyla aslında operasyona maruz kalmışlardır. Evet doluyuz, yapılan sorgulamalarda yöneltilen sorulara bakınız: 'Neden 1 Mayıs törenlerine katılıyorsunuz?','Neden 2 Temmuz Sivas anma törenlerine katılıyorsunuz?', 'Sanığın CMK da temel güvence altına alınmış susma hakkını neden kullandırttınız? ' gibi hiçbir şekilde iddia edilenin ötesinde, ne diyorlardı. ' kozmik odalar var, bu odalarda belgeler var, ya da bu bilgi - belgeleri yabancı ülkelere satan ve ajanlık yapanlar var' denilmekteydi. Sayın Adalet Bakanı Pazar günü İslahiye adliyesinin açılışında çok veciz bir söz kullanmış: 'Gelecek nesillere kesintiye uğramayacak bir demokrasi ve tıkır tıkır işleyecek bir adalet anlayışı ' işte Türkiye'nin 10 yıl sonra geldiği nokta budur. İleri demokrasi adı altında yapılanlar budur. Biz Barolar olarak; Avukatlık Yasasının 76. Maddesinde yer alan ve sadece demokratik kitle örgütlerinin ve meslek odaları içerisinde barolara vermiş olduğu hukukun üstünlüğünü savunmak, insan haklarını korumak ve geliştirmek doğrultusunda savunmanın sesini kısmaya yönelik uygulamalara karşı mücadeleye devam edeceğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum. Türkiye'de demokrasinin kural ve kurumlarıyla işlediği faili meçhul cinayetlerin olmadığı cumartesi annelerinin olmadığı, şehit annelerinin de olmadığı bir Türkiye özlemiyle saygılar sunuyorum." Seyhan Otel'de çok sayıda avukatın katıldığı konferansta CHP PM Üyesi Fikri Sağlar ile 21'inci Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ konuşma yaptı. Prof. Dr. Ümit Özdağ konferanstaki konuşmasında, 'derin devlet' tanımının ilk kez 1993-1994 yılında yapıldığını söyledi. Prof. Dr. Özdağ, "Türkiye'de binlerce kişinin devlet tarafından faili meçhul olarak öldürüldüğüne inanmıyorum. Birçok kişi, 'Türkiye'de derin devlet yok' demiştir" ifadelerini kullandı.'DEVLET İÇİNDEKİ DERİN TEŞKİLATLAR SUİKASTLAR YAPTI'Türkiye'de faili meçhul cinayetin olmadığını ve faillerin belli olduğunu savunan Kültür eski Bakanı Fikri Sağlar da şunları kaydetti: "Türkiye'de her yapılanın aslında devletin arşivlerinde yeri de var. Ama bütün mesele, o arşivlerden, onları indirebilmek, görebilmek ve gördükten sonra gereğini yerine getirebilmektir. Önemli olan, faili meçhul cinayetlerin gerçek faillerini ortaya çıkarmaktır. Ben derin devletin olduğuna inanıyorum. Anayasa dışına çıkan, devletin içinde hukuka uymayan görevler alanlar oldu. Süleyman Demirel, 'Derin devlet askerdir' dedi. Bakın, 1993'te 24 Ocak'ta Uğur Mumcu'nun, 17 Şubat'ta Eşref Bitlis'in ölümü, Madımak katliamı, Başbağlar'da 33 köylünün katledilmesi, Cem Ersever'in öldürülmesinin ardından Türkiye'de bir dönem başlamıştır. Cumhurbaşkanı değişmiş ve Süleyman Demirel, 'Türkiye'de taşlar yerine oturdu' demiştir. Türkiye'de kontrgerillanın varlığı tartışılmazdır. Devlet içindeki derin teşkilatların suikastlar yaptığı bir gerçektir."Geniş katılımla yapılan konferansın son bölümünde Prof. Dr. Özdağ ve Kültür eski Bakanı Sağlar avukatların sorularını cevapladı. Ardından Baro Başkanı Av. Çıtırık, Fikir Sağlar'a, Genel Sekreter Av. Veli Küçük de Prof. Dr. Ümit Özdağ'a teşekkür plaketi takdim etti.
Diğer Haberler