BARODAN HABERLER

BAROMUZDAN ÇEVRE DUYARLILIĞI

1735 görüntülenme
04/07/2013
BAROMUZDAN ÇEVRE DUYARLILIĞI
Adana Barosu, Adana Tabip Odası , Adana Ziraat Mühendisleri Odası ve Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri ile birlikte Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nca çıkarılan ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 'Elektrik Piyasasında İnşaatına Başlanmış Olan Tesislere Yeni Üretim Lisansı Verilmesi Hakkında Yönetmelik'in iptali için dava açtı. Adana Barosu Çevre ve Kentleşme Komisyonu Başkanı Avukat İsmail Hakkı Atal, baro ile çevreci sivil toplum örgütlerinin müdahil olduğu davayla ilgili dilekçeyi Danıştay'a iletilmek üzere Adana Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne verdi. Avukat İsmail Hakkı Atal'ın, eski Adliye önünde yaptığı basın açıklaması metni şöyle: "Küresel enerji kartellerinin baskısıyla, son 10 yıldır Türkiye"de toprağı ,havayı, suyu zehirleyen toksik maddeler bırakan , yaşama alanımızı ortadan kaldıran başta termik santraller olmak üzere bir çok kirletici teknoloji Türkiye"yi işgal etmiş / etmekte olup , siyasi iktidar bu amaç doğrultusunda tüm çevre koruma yasalarını tahrip etmekte , yargıyı baskı altına almakta , yeni çıkan yasa ve yönetmeliklerle bu işgalin doğa katliamının önünü açmaktadır. Bölgemizde çoğunluğu İskenderun körfezinde olmak üzere Mersin"den Hatay"a kadar lisans almış ve lisans bekleyen toplam 28 adet termik santral projesi bulunmakta olup , 1 termik santralin 2 milyon otomobile eşdeğer zehirli gaz ürettiği hesaba katıldığında bu kadar dar bir bölgede 28 adet termik santralin kurulması Çukurova"yı bitirecek ve bölgeyi bizim için yaşanmaz hale getirecektir. Yumurtalık"ta kurulu bulunan Sugözü termik santralinde yılda yakılan 3.500.000 ton kömürün sonucunda ortaya çıkan kükürtdioksit ve azotoksit gazlarından oluşan zehirli gazları önleyebilecek bir sistem dünyada yoktur. Sugözü termik santralinin yanındaki Sugözü köyündeki 1 yıl içinde doğan sakat kuzu 200 , sakat ve ölü buzağı sayısı ise 28"dir. İçinde radyoaktif maddeler olan asit yağmuruyla beslenen topraktan yetişen , asit yağmuruyla beslenen sudan içen hayvanların genetik yapısı bozulmaktadır. Çukurova"da 28 termik santralin kurulması demek ; buğday tarlalarının da asit yağmuruna maruz kalması ,ineklerin sütünün zehirlenmesi , hayvanların etinin zehirlenmesi , suyumuzun zehirlenmesi ve sonucunda çocuklarımızın geleceğinin yok olması demektir.. Bu termik santraller kurulursa ya öleceğiz ya da bölgeyi terk edeceğiz. İçinde bulunduğumuz her mücadele süreci bir şekilde tıkanmaya çalışılmakta , hukuki koruma mekanizmalarımız elimizden alınmaya çalışılmaktadır. Bunun son örneği 4 Mayıs 2013 Cumartesi günü 28637 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan "Elektrik Piyasasında İnşaatına Başlanmış Olan Tesislere Yeni Üretim Lisansı Verilmesi Hakkında Yönetmelik "tir . EPDK tarafından çıkarılan bu yönetmelikle termik santraller aleyhine daha önce açmış olduğumuz lisans iptal davalarının önünün kesilmesi hedeflenmektedir. Bu yönetmeliğe göre , açmış olduğumuz lisans iptal davalarını kazansak dahi şirketler inşaata başlamışsa bakanlığa başvurarak yeniden lisans alabileceklerdir. Biraz sonra Adana Barosu , Adana Tabip Odası , Adana Ziraat Mühendisleri Odası ve Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri ile birlikte aleyhinde iptal davasını açacağımız "Elektrik Piyasasında İnşaatına Başlanmış Olan Tesislere Yeni Üretim Lisansı Verilmesi Hakkında Yönetmelik " hukukun arkasına dolanarak insanlarla alay eden , hukuku ve yaşama hakkını hiçe sayan , kamu yararı yerine şirketlerin yararını gözeten, Taksim Gezi Parkında kamu yararı yerine şirketlerin yararına ağaçları kesen anlayışın son örneğidir. Bu anlayış Türkiye"de artık yaşama mücadelesi haline gelen çevre mücadelesinin sınırında olduğumuzu göstermektedir. "Son balık öldüğünde , son ağaç kesildiğinde , son nehir kirlendiğinde beyaz adam parayı yiyemediğini anlayacak " ADANA BAROSU BAŞKANLIĞI"NA TALEP KONUSU : 4 Mayıs 2013 Cumartesi günü 28637 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan "Elektrik Piyasasında İnşaatına Başlanmış Olan Tesislere Yeni Üretim Lisansı Verilmesi Hakkında Yönetmelik " aleyhine Danıştay nezdinde 3 Temmuz 2013 Çarşamba günü iptal davası açılacak olup , Baro Başkanlığımızın da bu davaya davacı olarak katılmasına karar verilmesi talebidir. İZAHI : I ) Bilindiği üzere küresel enerji kartellerinin baskısıyla son 10 yıldır Türkiye"de toprağı ,havayı, suyu zehirleyen toksik maddeler bırakan , yaşama alanımızı ortadan kaldıran bir çok kirletici teknoloji Türkiye"yi işgal etmiş / etmekte olup , siyasi iktidar bu amaç doğrultusunda tüm çevre koruma yasalarını tahrip etmekte yeni çıkan yasa ve yönetmeliklerle bu işgalin doğa katliamının önünü açmaktadır. - Çernobil ve Fukuşima nükleer facialarından sonra tüm dünyanın vazgeçtiği nükleer santral , halen aktif ve yakın zamanda deprem beklenen Kuzey Anadolu Ecemiş fay hattının bitim noktası Akkuyu"da kurulmak istenmekte , nükleer santralle ilgili sürekli davalar açıldığı ve bir türlü nükleer santral yapılamadığı için en son İdari yargıya ve Anayasa Mahkemesine başvurulması mümkün olmayan Türkiye ile Rusya arasında ikili anlaşma yapılmak suretiyle hukukun arkasına dolanılmıştır. Bu konuyla ilgili Uluslar arası anlaşmanın uygulanmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının iptali istemli Danıştay"da açtığımız iptal davası derdesttir. - Türkiye"de on milyonlarca ağacın kesilmesine sebep olan 600 nehir tipi HES inşa edilmiş , 1500 civarında HES ise lisans aşamasında olup , bu konuda evvelce birçok dava açılıp kazanılmaktayken referandumdan sonra idari yargı süre aşımından red kararı vermeye başlamıştır. - Bu kirletici teknolojilerin yapılabilmesi için şu anda İl Genel meclislerinde İl çevre düzen planı değişikliklerinin onaylanması gerekmekte olup , bizim de etkileşim içinde bulunduğumuz süreçlerde Adana"da Çalık petrol rafinerisi ve Hakan Madencilik termik santrali İl Genel Meclisinde reddedilmiştir. Bunun üzerine siyasi iktidar önümüzdeki yerel seçimlerde İl Genel Meclislerini kaldıracak olup ve İl Çevre Düzeni Plan değişikliklerini Bakanlığın yetkisine bırakacaktır. - En son 5 Haziran Dünya Çevre gününde Meclis Genel Kuruluna sunulmuşken , 31 Mayıs Taksim Gezi parkı olayları nedeniyle geri çekilerek sümen altına alınmış ve bekletilmekte olan "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma ( ma ) Kanunu " ile üstün kamu yararı " bahanesi arkasına saklanarak SİT alanlarında -ormanlarda ve kıyılarda küresel enerji kartelleri için her türlü talanın önünü açılmak istenilmektedir. II ) Yaşama alanımızı ortadan kaldıracak , çocuklarımızı zehirleyecek olan bu inanılmaz katliamın -doğa yıkımının usule uygun hale getirilip çabuklaştırılması adına yapılanlardan içinde bulunduğumuz ve yaşadığımız süreçlerin bir kısmı yukarıda aktarılmıştır. İçinde bulunduğumuz her mücadele süreci bir şekilde tıkanmaya çalışılmakta , hukuki koruma mekanizmalarımız elimizden alınmaya çalışılmaktadır. Bunun son örneği 4 Mayıs 2013 Cumartesi günü 28637 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan "Elektrik Piyasasında İnşaatına Başlanmış Olan Tesislere Yeni Üretim Lisansı Verilmesi Hakkında Yönetmelik "tir . Bu yönetmelik termik santraller aleyhine açmış olduğumuz lisans iptal davalarının önünü kesmek için çıkarılmıştır. III) Baro Başkanlığımıza vermiş olduğumuz çeşitli dilekçelerde belirttiğimiz ve bilginiz olduğu üzere Bölgemizde çoğunluğu İskenderun körfezinde olmak üzere Mersin"den Hatay"a kadar lisans almış olan 17 adet termik santral bulunmakta olup , 1 termik santralin 2 milyon otomobile eşdeğer zehirli gaz ürettiği hesaba katıldığında bu kadar dar bir bölgede 17 adet termik santralin kurulması bölgeyi bizim için yaşanmaz hale getirecektir.. Yumurtalık"ta kurulu bulunan Sugözü termik santralinde yılda yakılan 5.300.000 ton kömürün sonucunda ortaya çıkan kükürtdioksit ve azotoksit gazlarından oluşan zehirli gazları önleyebilecek bir sistem ne Sugözünde ve ne de dünyada yoktur. Bacalardaki elektrostatik filtreler sadece kömür tozlarını tutmakta ve zehirli gazlar atmosfere salınmakta , 100 km çapında sülfirik asit olarak toprağa düşmektedir. Sugözü termik santralinin yanındaki Sugözü köyündeki 1 yıl içinde doğan sakat kuzu 200 , sakat ve ölü buzağı sayısı ise 28"dir. İçinde radyoaktif maddeler olan asit yağmuruyla beslenen topraktan yetişen , asit yağmuruyla beslenen sudan içen hayvanların genetik yapısı bozulmaktadır. Çukurova"da 17 termik santralin kurulmasıyla buğday tarlalarının da asit yağmuruna maruz kalması ,ineklerin sütünün zehirlenmesi , hayvanların etinin zehirlenmesi , suyumuzun zehirlenmesi ve sonucunda çocuklarımızın geleceğinin tehdit altında olması demektir.. IV ) Türkiye"de son yıllarda 50 adet termik santrale lisans verilmiş , Doğu Akdeniz"de İskenderun körfezinde ise daracık alanda bazı yerlerde 500 metre arayla 17 tane termik santrale lisans verilmiştir. Bu termik santrallere karşı tarafımızca evvelce "Çevresel Etki Değerlendirme raporu iptal davaları " açılmış , ÇED iptal davalarını kazandığımız halde davalı şirketler parasını vererek tekrar ÇED yaptırınca, bu defa tarafımızca lisans iptal davaları açılmıştır. - Çukurova -Doğu Akdeniz bölgesinde termik santrallere karşı açtığımız 9 adet lisans iptal davalarının önünü kesmek için 4 Mayıs 2013 Cumartesi günü 28637 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan "Elektrik Piyasasında İnşaatına Başlanmış Olan Tesislere Yeni Üretim Lisansı Verilmesi Hakkında Yönetmelik "çıkarılmıştır.Lisans iptal davalarının yoğun şekilde açıldığı Çukurova -Doğu Akdeniz bölgesinden başka bölge bulunmamaktadır. Ekteki yönetmeliğe göre termik santral lisans iptal davaları tarafımızca kazanılsa dahi , şirketin başvurusu üzerine hemen tekrar lisans verilebilecektir. Konunun arzettiği önem nedeniyle - Gönüllü avukatlığını yaptığımız Doğu Akdeniz Çevre Derneklerinin 3.07.2013 Çarşamba günü açacağı Yönetmeliğin iptali davasında Adana Barosunun da davacı olarak yer almasını , - Davayı açmadan önce İdare mahkemesinin önünde yapacağımız basın açıklamasında Baro Başkanlığımızın da temsil edilmesini ve meslektaşlarımıza çağrı yapılmasını , - Dava açılırken yaptığımız basın açıklamasından sonra, meslektaşlarımızla birlikte siyasi iktidarın hukuksuzluklarını ve çevre üzerindeki yıkım politikasını protesto etmek için hep birlikte "DURAN ADAM " eylemi yapılmasını teklif ve talep ederim. 20.06.2013 Adana Barosu Çevre ve Kentleşme Komisyonu Başkanı Av . İsmail Hakkı Atal YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEPLİDİR DANIŞTAY ( ) BAŞKANLIĞI"NA SUNULMAK ÜZERE ADANA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI"NA DAVACILAR : Adana Barosu Başkanlığı Adana Tabip Odası Çevre ve Tüketici Koruma Derneği -Adana Mersin Çevre Dostları Derneği Antakya Çevre Koruma Derneği İskenderun Çevre Koruma Derneği Erzin Çevre Koruma Derneği Tarsus Çevre Koruma Kültür ve Sanat Merkezi Derneği Ahmet Baştagül -CHP İl Genel Meclis üyesi Erzin Ziraat Odası Erzin S.S. Yeşilkent Sulama Kooperatifi Erzin Turunçgil Üreticileri Birliği VEKİLİ : Av. Şahin Vural ATAL & Av. İsmail Hakkı ATAL/ C.Gürsel Cd. Doğrular İşh. Kat:2 no:203 SEYHAN/ADANA ( Tel: 0-322-352 10 96 Faks : 0-322-359 06 60 ) DAVALI : Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu -Ankara DAVA : Yönetmeliğin İptal Davası TALEP KONUSU : Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından çıkarılan ve 4 Mayıs 2013 tarihli ve 28637 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren "Elektrik Piyasasında İnşaatına Başlanmış Olan Tesislere Yeni Üretim Lisansı Verilmesi Hakkında Yönetmeliğin " iptali , davaya konu yönetmelik açıkça hukuka ve kanuna aykırı olduğundan ve uygulanması telafisi imkansız zarar doğuracağından dava sonuçlanıncaya dek yürütmenin durdurulması kararı verilmesi, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yüklenmesi talebidir. İZAHI : Davalı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından çıkarılmış olan 4 Mayıs 2013 tarihli ve 28637 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren "Elektrik Piyasasında İnşaatına Başlanmış Olan Tesislere Yeni Üretim Lisansı Verilmesi Hakkında Yönetmelik " açıkça hukuka ve kanuna , Anayasaya , Türkiye"nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelere aykırı olup uygulanması telafisi imkansız sonuçlar doğuracak ve çevre hakkından öte insanların yaşama hakkının ihlaline neden olacaktır. Şöyle ki ; I ) Davalı Kurum tarafından çıkarılan yönetmelik( Bkz. Delil listesi-1 / "Elektrik Piyasasında İnşaatına Başlanmış Olan Tesislere Yeni Üretim Lisansı Verilmesi Hakkında Yönetmelik ) müvekkil Çevre Koruma Derneklerinin ve Meslek Odalarının evvelce açmış olduğu lisans iptal davalarının önünü kesmek için çıkarılmış olan ve hukuka dolanmak suretiyle insanların yaşama hakkını ihlal sonucunu doğuracak bir yasal düzenlemedir. Bu yönetmelik , Türkiye"de çoğunlukla hakim olan ancak son 10 yılda özellikle kendisini hissettiren , hukuku uygarlığa ve toplum yaşamına hizmet eden ve geliştiren bir süreç değil; her şeyin usulüne uygun gözükmesi için bürokratik bir formalite olarak gören bir anlayışın da çok açık bir tezahürüdür. II ) a) Yönetmeliğin 1. maddesinde de belirtildiği üzere yönetmeliğin amacı EPDK tarafından daha önce lisans verilmiş olan ve santral inşaatına başlanmış olan ancak bir şekilde üretim lisansı iptal edilmiş veya durdurulmuş olan tesislere yeniden üretim lisansı verilmesidir. 4. maddede ise "bakanlıkça üretim tesisi yatırımının geri dönülemez bir noktaya geldiğinin tespit edilmesi ile kamu yararı görülmesi şartıyla ilgili tüzel kişilere Kurum tarafından yeniden üretim lisansı verileceği"düzenlenmektedir. b) Müvekkil Çevre Koruma Dernekleri kamu hizmeti niteliğindeki görevlerini yerine getirebilmek için kömürlü ve doğalgazlı termik santrallere karşı evvelce çeşitli ÇED ( Çevresel Etki Değerlendirme Raporu) iptal davaları açmışlardır. Ancak Türkiye"de ÇED prosedürü de yukarıda aktardığımız anlayışın doğal bir sonucu olarak uygulanması gerekli ancak sonucu baştan belirlenmiş bürokratik bir prosedür olarak görülmektedir . 4 yıl önceki Çevre Bakanlığı verilerine göre 38.000 civarında ÇED başvurusundan sadece 33 tanesi olumsuz olarak sonuçlanmıştır. Zira piyasada faaliyet gösteren ÇED raporunu hazırlayacak ÇED firmaları ücretlerini ilgili şirketlerden almakta ve ortalama 500 -600 sayfalık ÇED raporunda tesisin her türlü zararı sayıldıktan sonra sonunda "ÇED olumlu raporuna " imza atılmaktadır. Bu nedenle Diler Termik Santraline karşı müvekkillerden İskenderun Çevre Koruma Derneği tarafından açılmış olan ÇED iptal davası Hatay İdare Mahkemesinin 2008 / 1383 E. ve 2011 / 374 K. Sayılı kararıyla( Bkz. Delil listesi-2 ) müvekkil dernek lehine sonuçlanmış ve mahkeme bilirkişi raporunda da tesisin hemen yakınında bulunan İskenderun Demir Çelik fabrikasının kümülatif etkisi hesaplanmadığı için "ÇED olumlu raporu " iptal edilmiştir. Ancak henüz mahkeme kararının mürekkebi kurumadan Diler termik santrali -Atlas Enerji yeni bir ÇED daha yaptırmış ve inşaatına devam etmiştir. c)Yukarıda aktardığımız süreçlerin gelişimi üzerine müvekkil dernekler ve meslek odaları bu defa Doğu Akdeniz bölgesinde üretim lisansı alan termik santrallerle ilgili olarak EPDK aleyhine "Üretim lisansı iptal davaları "açmışlardır. Bu davalar şöyledir: 1. Danıştay 13. D - 2011 / 4517 E. -Atlas Enerji -kömürlü termik ( İskenderun-Hatay 2. " " " -2011 / 4515 E. -Hakan Madencilik - " " ( Ceyhan-Adana ) 3. " " - 2011 / 3904 E. -Ayas Enerji - " " ( Yumurtalık-Adana) 4. " " " -2011 / 3289 E. -Camiş Enerji - " " ( Mersin ) 5. " " - 2012 / 1041 E. -Selena A.Ş: -- " " ( Erzin -Hatay ) 6. " " " - 2012 / 727 E. -Enerji-sa - doğalgazlı " ( Mersin ) 7. " " " - 2012 / 125 E. - Enerji-sa - " " ( Adana ) 8. " " " - 2012 / 1154 E. - Egemer A.Ş.- " ( Erzin-Hatay ) ( Bkz. Delil listesi -3 ) Açılmış olan lisans iptal davaları Danıştay 13. Dairede görülmeye devam edilmektedir. Bu dava dosyalarında kömürlü ve doğalgazlı termik santrallerin canlı yaşamı üzerindeki etkileri ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Yürütmenin durdurulması taleplerimiz reddedilmiş ve bunun üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kuruluna itiraz edilmiş olup sonucu beklenilmektedir .Yumurtalık"ta daha önceden kurulmuş olan 1200 MW gücünde , yılda 3,5 milyon ton ( günde 10.000 ton ) kömür yakan ve 1 yılda Sugözü köyünde 200 sakat ve ölü kuzu - 26 sakat ve ölü buzağı doğumuna yol açan , canlıların genetik yapısını bozan, Gölovası ve Sugözü köylerinde neredeyse her evde 1 kanserli hasta olmasına yol açan Sugözü termik santrali -İsken A.Ş."nin yanında ; İskenderun körfezinde bu kadar dar bir alanda lisans alan 5 adet ( Bkz. Delil listesi-3 ) ,Lisans başvurusu uygun bulunmuş ve ÇED bekleyen 6 adet ( Bkz. Delil listesi-4 ) , lisans başvurusu bekleyen 7 adet termik santral olmak üzere ( Bkz. Delil listesi-5 ) 18 adet kömürlü termik santral yılda ortalama 3milyon ton X 18 adet =54 milyon ton kömür yakıp , asit yağmuru - radyoaktif madde -zehirli gaz kusmak üzere hazırlanmaktadır. Doğu Akdeniz ve Çukurova Bölgesi yaşanılamaz , toprağı -havası -suyu zehirli ölü bir bölge haline getirilmek üzeredir. Bu termik santrallerin bacasından çıkan asit yağmuru -radyoaktif madde ve zehirli gazları engelleyebilecek bir teknoloji dünyada icat edilmemiştir ve şirketlerin çoğunlukla saf halkı aldatabilmek amacıyla söylediği yalanların başında gelen bacadaki filtreler, sadece kömürün yanması sonucu ortaya çıkan toz ve partikülleri tutabilmektedir. Lisans iptal davalarının temel sebebi EPDK tarafından bu termik santrallerin kümülatif ( toplam ) etkisinin hesaplanmamış olmasına dayanmaktadır. Bu termik santrallerin tamamının ÇED raporları hazırlanırken ; gaz ve soğutma suyu için alıcı ortam olan toprağa -suya -havaya etkisi hesaplanırken kasıtlı olarak eksik hesaplanmakta ve İskenderun körfezinde kurulmuş ve kurulacak olan tek kirletici tesis sözkonusu ÇED raporu hazırlanan termik santralmiş gibi hesaplamalar yapılmaktadır. İskenderun körfezinde hali hazırda Sugözü termik santrali , İskenderun Demir çelik fabrikası , Toros Gübre fabrikası , muhtelif Petro kimya tesisileri ve rafineriler bulunmakta ; ancak yeni kurulacak olan herhangi bir termik santralin ÇED raporunda, İskenderun körfezinde sadece ÇED"i hazırlanan termik santral yılda 3,5 milyon kömür yakacak - günde 5 milyon ton soğutma suyu denizden çekecekmiş gibi hesaplamalar yapılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde havza planlaması yapılmakta , stratejik ÇED yönetmeliği bulunmakta ve hiçbir şekilde bu kadar dar bir alanda 1"den fazla termik santrale izin verilmemektedir. d) Lisans başvurusu Uygun Bulunmuş ve ÇED bekleyen Kömürlü Termik Santraller ise şöyledir.: 1. Selena - Hatay - Erzin - 900 MW 2. Eren A.Ş. -Mersin-Silifke - Akdere - 1320 MW 3. Sanko A.Ş: - Adana- Yumurtalık - 650 MW 4. Yazıcı A.Ş. - Hatay - İskenderun - 600 MW 5. Atakaş - Hatay- İskenderun - 660 MW 6. Diler A.Ş. - Adana - Yumurtalık - 600 MW ( Bkz. Delil listesi-4 / epdk.gov.tr / Lisans başvurusu uygun bulunmuş ve ÇED bekleyen kömürlü termik santraller listesi ) e) Lisans başvurusu olan ve bekleyen kömürlü termik santraller ise aşağıdaki gibidir : 1. Sedef Enerji - Adana - Yumurtalık - 615 MW 2. Çolakoğlu Grup -Mersin-Silifke - Yeşilovacık- 1320 MW 3. Tosyalı A.Ş: - Hatay - İskenderun - 1200 MW 4. Emba A.Ş. - Adana - Yumurtalık - 1200 MW 5. SUEZ Enerji - Adana - Yumurtalık - 1300 MW 6. Atagür Enerji- Adana - Yumurtalık - 1428 MW 7. IC İçtaş - Adana - Yumurtalık - 600 MW ( Bkz. Delil listesi-5/epdk.gov.tr / Lisans başvurusu olan ve bekleyen kömürlü termik santraller ) f) Lisans başvurusu Uygun Bulunmuş Doğalgazlı Termik Santraller ise şöyledir.: 1. Tosyalı A.Ş. - Osmaniye - Toprakkale - 600 MW 2. Limak Enerji -Adana -Sarıçam - - 510 MW 3. Enerji-sa - Adana- Seyhan - 625 MW 4. IC İçtaş - Adana - Yumurtalık - 970 MW 5. Park A.Ş. - Adana - Ceyhan - 435 MW ( Bkz. Delil listesi-4 / epdk.gov.tr / Lisans başvurusu uygun bulunmuş doğalgazlı termik santraller listesi : III ) Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere davalı EPDK , kümülatif etki ve toplumsal maliyet hesabı yapmaksızın , daracık bir alanda tüm bilimsel verilere ve normal bir aklın mantığın alamayacağı ölçüde tüm doğalgazlı ve kömürlü termik santral başvurularına lisans vermekte , özellikle Doğu Akdeniz bölgesinde yoğunlaşan insanları öldüresiye vahşi kapitalizmin küresel saldırısının önüne geçebilecek hukuksal mücadele yollarının önünü tıkamaya çalışmaktadır.Müvekkil dernek ve odalar tarafından açılmış olan lisans iptal davaları kazanılsa dahi , yönetmelik hükümleri uygulanmak suretiyle tesislere yeniden lisans verilecektir. Yönetmelik hukuka ve kanuna aykırı olup uygulanması halinde telafisi imkansız zararlar ortaya çıkacaktır. Yukarıda kısaca aktardığımız termik santrallerin zararlarını biraz daha açacak olursak , daracık İskenderun körfezinde 20"yi aşkın kömürlü ve doğalgazlı termik santralin kurulması halinde dehşete kapılmamak mümkün değildir. Şöyle ki ; a) Termik santraller ormanlarımıza, deniz ortamına, havaya ve toprağa zarar vermektedir.; deniz canlılarının yok olmasına, havanın kirlenmesine, atmosfere atılan partiküller v.s. nedeniyle tarım alanlarının zarar görmesine, asit yağmurlarıyla toprağın çoraklaşmasına, suyun kanserojen maddelere bulanmasına neden olarak özellikle termik santral çevresindeki canlı yaşamının tamamen tahrip olmasına neden olmaktadır. Termik santrallerin bacasından atmosfere atılan SO2 ve NO X gazı H2SO4 ' e dönüşerek bu gazlar yaş ve kuru çökelme mekanizmaları ile çökelmekte , ulaştığı toprak veya su kütlelerinin PH seviyelerini düşürmekte , ayrıca fuel-oil ve kömür kullanımı sonucu oluşan kükürtoksit-karbonmonoksit-azotoksit , yanmamış hidrokarbonlardan toz ve küllerin çökelmesi sebebiyle deniz ekosistemi, tarım alanları tahrip olmaktadır. Termik santrallerin bacalarına takılan elektrostatik filtreler bu zararı engellememekte ve termik santral bacasından çıkan zehirli gazları tutan bir sistem dünyada bulunmamaktadır. Nitekim Yumurtalık"ta faaliyette olan Sugözü termik santralinin kurulmasından önce alınan ÇED raporunun ( 5.59) no"lu bölümünde fuel-oil ve kömür kullanımı sonucu atık kükürdioksit (SOx) ve azotoksit ( NOx) , karbonmonoksit(CO) toz ve küllerin ortaya çıkacağı , (5.63 ) no"lu bölümünde verimsiz yanma sonucunda başta yanmamış hidro karbonlar olmak üzere çok miktarda toz ve kül çıkabileceği belirtilmektedir. Yine (5.98 ) no"lu bölümünde atmosfere atılan SO 2 gazlarının çevrede yaratabileceği diğer bir etki sülfirik asite (H2 SO4 ) dönüşebilen bu gazların yaş ve kuru çökelme mekanizmaları ile yere çökerek toprağın veya ulaştığı bölgede bulunan su kütlelerinin PH seviyelerini düşüreceği belirtilmiştir.( Bkz. Delil listesi -6 / Çevre ve Orman Bakanlığı Su gözü termik santrali ÇED raporu ) Nitekim 28.12.2010 - 3.01.2011 tarihleri arasında Erzin ve çevresinde yaklaşık 5 gün süren yağmurlar sonucunda Erzin narenciye bahçelerindeki narenciye , Sugözü termik santralinin bacasından çıkan atık zehirli gazlardan kaynaklanan asit yağmurları sonucunda dalında çürümüştür. (Bkz.Delil listesi 7 / 21.Ocak.2011 tarihli Cumhuriyet -Birgün -Yeni Adana Gazete haberleri) (Bkz.Delil listesi-8 ) Dalında çürümüş Erzin narenciye bahçesi fotoğrafları ) İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı üyesi Prof.Dr. Doğan Kantarcı"nın 2008 yılında Hatay"da düzenlenen Hava Kirliliği ve Kontrolü Ulusal Sempozyumu"nda sunduğu "" İskenderun körfezinde hava kirliliğinin yayılması" başlıklı bilimsel rapor da İskenderun körfezinde kurulmuş ve kurulabilecek olan termik santrallerin bacasından çıkan gazların , körfezdeki hava hareketleri sonucunda Erzin"deki narenciye bahçeleri üzerine asit yağmuru olarak nasıl düştüğünü/ düşeceğini göstermektedir. (Bkz.Delil listesi -9/ İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı üyesi Prof.Dr. Doğan Kantarcı - "" İskenderun körfezinde hava kirliliğinin yayılması" başlıklı bilimsel rapor ) Bu bilimsel çalışma da göstermektedir ki ; Adana"da, Mersin"de , Hatay"da kurulu bulunan termik santrallerin verdiği zarar sadece kurulduğu alanla sınırlı kalmamakta , yağmur ve rüzgarla çok geniş bir alana dağılan asit ve ağır metaller bütün bir Çukurova"yı ve Doğu Akdeniz bölgesinin tamamını çürütecek etki yapmaktadırlar. Erzin Narenciye bahçeleri üzerine asit yağmuru olarak yağan kükürtoksit (SOx) , azotoksit ( NOx) , karbonmonoksit(CO) gazlarının , rüzgar olmadığı zamanlarda körfez üzerinde çıplak gözle dahi görülebilen turuncu renkli gaz bulutu ise (Bkz.Delil listesi -10 ) İskenderun körfezi Sugözü termik santrali zehirli gaz bulutu fotoğrafı ) bu olayın tehlike boyutunu göstermekte , bölgeye 28 adet - Türkiye"ye 200 adet daha termik santral kurulacak olursa Türk halkının geleceğinin yok edileceği , çocuklarımızın geleceğinin karartılmak istenildiği ortaya çıkmaktadır. Davacılardan Adana Tabip Odası aylık dergisinde bu fotoğrafı kapak yapmış ve olaya geniş ölçüde yer vermiştir. ( Bkz.Delil listesi -11 / Adana Tabip Odası Dergisi ) b) Yine Sugözü termik santralinin yanıbaşındaki Sugözü köyünde son 2 yılda 29 tane sakat buzağı doğmuş , 260 tane sakat ve ölü kuzu doğmuştur. Ekteki fotoğrafta kucağında sakat kuzuyla görülen Mahmut Kınık isimli hayvan yetiştiricisinin (Bkz.Delil listesi-12 / Mahmut Kınık ve sakat kuzu fotoğrafı ) 2 yılda 100 civarında sakat kuzusu doğmuştur. Bu konuda sakat ve ölü hayvan doğumları nedeniyle Ayten Karaboyun , Gül Nazik Ateş , Aysel Yörük , Adem Gök , Ayşe Şen , Durmuş Burhan , Kezban Çolak, Yonca Gül Aslanbay , Emina Aslanbay , Hasan Karaboyun, Emine Karaboyun isimli Sugözü köylülerinin Sugözü Çevre Koruma Derneğine sakat ve ölü hayvan doğumları nedeniyle verdikleri şikayet dilekçeleri de ektedir. (Bkz.Delil listesi -13 / Sugözü köylülerinin Sugözü Çevre Koruma Derneğine verdikleri şikayet dilekçeleri ) Şikayet dilekçeleri üzerine Sugözü Çevre Koruma Derneği Başkanı Kemal Özbenli tarafından hayvanlardaki süt ve kan numunelerindeki ağır metal ölçümleri Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstititüsü Müdürlüğü"nce yapılmış ve sütteki kurşun oranı öngörülen en alt değerin 8 katı , öngörülen en süt sınır değerin ise 2 katı olarak belirlenmiştir. (Bkz.Delil listesi -14 / Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstititüsü Müdürlüğü 28.01.2011 tarihli raporu ) Yine atık diye tabir edilen ölü hayvan doğumları sonrasında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Adana Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstititüsü Müdürlüğü"nce yapılan 8.12.2010 tarihli tahlilde ise atık ( ölü ) yavrularda herhangi bir "bakteriyel atık etkeni tespit edilemediğini - brucellois hastalığı olmadığı " belirlenmiştir. . (Bkz.Delil listesi -15 / Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Adana Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstititüsü Müdürlüğü"nce yapılan 8.12.2010 tarihli tahlil) Bu rapor ise , termik santral kaynaklı asit yağmurları ve ağır metallerle kirlenen toprakta yetişen bitkiler ve su kaynakları tek besin kaynağı olan hayvanların genetik yapısının bozulduğunu göstermektedir. Doğal hayatın tahribatından da öteye geçerek artık insanların yaşama hakkını ortadan kaldıran , yasaya dolanarak gerekli izinleri alarak insan ve canlıları uzun vadede yavaş yavaş öldürmek anlamına gelen , bir nevi toplu cinayet olan bu tahribat medyaya da konu olmaktadır. En son Şükran Aslanbay isimli Sugözü köylüsünün biberonla beslemek zorunda kaldığı ayağa kalkamayan ön bacakları açılmayan sakat buzağısı medyada haber olmuştur. (Bkz.Delil listesi -16 / 30.03.2011 tarihli yerel Kanal A -TV haber programı CD ) ( Bkz. Delil listesi-17 / Sugözü köyünden Şükran Aslanbay ve sakat buzağı fotoğrafı ) Türkiye"de termik santral kurulu olan başka yörelerde de , sakat -genetiği bozuk buzağı haberleri medyada yer almaktadır. ( Bkz. Delil listesi -18 / Afşin"de genetiği bozuk buzağı haberi - 13.02.2010 Cumhuriyet gazetesi ) Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa"nın "kömürle çalışan termik santraller ve sağlık etkileri " konulu raporuna bakıldığında sakat ve ölü hayvan doğumlarının sebebi çok rahat bir şekilde görülmektedir. "....... Termik santral kaynaklı toprak , hava ve sudaki ağır metal kirliliğinin ( vanadyum , bakır , arsenik , kadmiyum , kurşun , civa , antimon , çinko , krom , nikel ) bitkinin bunları emdiği suyla yapısına almasıyla beslenme zincirine katıldığı , yararlandığımız ürünleriyle bize aktarıldığı ve insan sağlığının olumsuz etkilendiği anlaşılmaktadır .....................baca emisyonunda ve yanma sonucu oluşan küllerde bulunan radyoaktif maddelerin uranyum , toryum , radyum olduğu saptanmıştır . .........radyoaktiviteye maruziyet gebeliğin ilk 10 günü içinde olması halinde embriyonun ölümü , gebeliğin ilk 6 haftası içinde olması halinde doğumsal anomaliler , gebeliğin 6. haftasından sonraki dönemde olması halinde ise gelişme geriliği ve fonksiyon bozuklukları gibi sorunlarla karşılaşılabilmektedir ......" (Bkz.Delil listesi -19 / Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr.Ali Osman Karababa kömürle çalışan termik santraller ve sağlık etkileri konulu rapor ) c) Sugözü termik santralinin deniz ekosistemine verdiği zarar da bilirkişi raporuyla sabittir. (( Bkz. Delil listesi-20 / Yumurtalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003 /89 D.İş sayılı dosyası ) Termik santrallerin deşarj borularında olması gereken balık engelleme sistemi (Fish blocking system) ve balık geri kazanım sistemine ( Fish recovery system) Sugözü termik santrali örneğinde olduğu gibi Türkiye"deki termik santrallerde yer verilmemektedir.. Böylece Sugözü termik santrali örneğinde saniyede 24 ton hergün 5.313.600 ton denizden soğutma suyu çekilmekte ve geri verilmektedir. Tek bir Sugözü termik santrali balık,yavru balık ve balık yumurtalarını boruların içine çekip telef ederek deniz ekosistemini tahrip etmeye yetmektedir. Nitekim Yumurtalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003 / 89 D.İŞ sayılı dosyasında yapılan bilirkişi tespitinde "..tesisin derin deniz deşarj sistemi olarak yüksek hızda deşarj seçeneği kullanılması nedeni ile deniz dip yapısına zarar verebileceği tespit edilmiştir....Difüzör yakınlarındaki jet hızları fazla olacağından ,jet akışın deniz tabanında bozulmalara sebep olması muhtemeldir. "denilmektedir. Yumurtalık kamuoyunun malumu olduğu üzere tonlarca ağırlıktaki kayalar deşarj borularının altına destek yapılmıştır. Bu deşarj sistemi denizdeki canlı yaşamını sona erdirmektedir. Nitekim Sugözü Termik Santralini işleten Alman şirketi İsken A.Ş.nin Dünya Bankasına verdiği taahhütler doğrultusunda Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesine hazırlatmış olduğu "deniz ekolojisi ..............izleme çalışması raporları" (( Bkz. Delil listesi-21/ Ç.Ü. Su Ürünleri Fakültesi -İsken Sugözü Enerji Santrali Etki Alanı Deniz Ekolojisi İzleme Çalışması Projesi 2002 -2007 yılları ilgili sayfalar ) Sugözü termik santralinin deniz ekositemini ve denizel canlı yaşamını nasıl ve ne derecede tahrip ettiğini somut bir şekilde göstermektedir. Bu raporlarda İskenderun -Yumurtalık körfezinde deniz suyunun ısındığı, deniz canlılarının yok olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bu raporlar gazetelere de haber olmuştur. .( Bkz. Delil listesi -22 / 5.11.2008 tarihli Bölge gazetesi ) ( Bkz. Delil listesi -23 - 6.11.2008 tarihli Cumhuriyet gazetesi ) Bu raporlardan kısaca bazı alıntılar yapacak olursak ;Prof. Dr. Dursun Avşar başkanlığındaki ekip tarafından hazırlanan İsken Sugözü Enerji Santrali Etki Alanı Deniz Ekolojisi İzleme Çalışması Projesinin 2008 -2007 -2006 ve 2005 yıllarındaki raporlara baktığımızda Raporlardaki deniz suyu sıcaklığının ölçümüne baktığımızda A1 - 2004 yılı Yaz döneminde saat 15.34"de 28.65 C olan deniz suyu sıcaklığı ,( 2004 raporu syf. 79 ) 2005 yılı Yaz döneminde saat 9.15"de 26. 82 C olmuş ,(2005 raporu syf. 124 ) 2006 yılı Yaz döneminde saat 7.35"de 28.57 C"ye çıkmış , 2007 yılı Yaz döneminde saat 9.34 "de 28.44 C"ye çıkmış , 2008 yılı yaz döneminde ise saat 08.55"de 28.95 C"ye kadar çıkmıştır. Yani 2004"den 2008"e kadar yaz döneminde deniz suyu sıcaklığının yaklaşık 3 C arttığı görülmektedir. A2-2005 yılı Kış döneminde saat 9.53"te "de 17.30 C olan deniz suyu sıcaklığı , 2007 yılı Kış döneminde saat 9.47" de 19.65 C "ye kadar yükseldiği ve neredeyse 3 C deniz suyu sıcaklığının arttığı görülmektedir. A3 - Bu raporlarda yer alan ağır metal yoğunluğu ölçümlerine baktığımızda 2004 yılı keserbaş barbundaki Zn ( çinko ) yoğunluğu 3.04 iken ( 2004 raporu sayfa 73 ) , 2005"de 10.54"e ( 2005 raporu syf. 108 ), 2006"da 12.86"ya ( 2006 raporu syf. 93 ), 2007"de 24.59"a ( 2007 raporu syf.
Diğer Haberler